Değiştirilen AB Yenilenebilir Enerji Direktifi (RED III) tamamlandı. Avrupa Birliği Daimi Temsilciler Komitesi (Coreper) direktifin yeniden tasarlanmasını onayladı. Oylama öncesinde AB’nin tüm düzeylerinde neredeyse iki yıl süren müzakereler yapıldı.
Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu ise Mart ayı sonunda paketi onayladı. Yeni hükümler artık yasal olarak bağlayıcı olmaktadır.
Paket, yenilenebilir enerji için büyüme hedefinin iki katına çıkarılmasını içeriyor ve 2030 yılına kadar AB’nin elektrik üretiminde yenilenebilir enerji payının önceki hedef olan %32,5’ten %45’e yükseltti. Bu yeni hedefe ulaşmak için Avrupa Birliği’nde her yıl 100 GW’tan fazla kapasiteye sahip rüzgar enerji santrali (RES) ve güneş enerji santrali (GES) kurulması gerekecek.
RED III kapsamındaki yasal yükümlülükler arasında ısıtma ve ulaşım sektörlerinde yenilenebilir enerjilerin yaygınlaştırılması da yer almaktadır. Bina sektöründe amaç, yeni binalardaki ısıtma ihtiyacının %49’unun yenilenebilir enerji ile karşılanmasıdır. Bu kapsamın 2025 yılına kadar her yıl %0,8, sonraki yıllarda ise %1,1 oranında arttırılması hedeflenmektedir.
AB, ulaşım için yenilenebilir enerji hedefini %14’ten %29’a yükseltti. Ayrıca nükleer enerjiden elde edilen e-yakıtların sektör hedeflerine dahil edilip edilmemesi gerektiği sorusunu da ele almıştır. Açıklamada, bu tür yakıtların üretilebileceği, ancak bunların ulaştırma sektörü hedefine dahil edilmeyeceği belirtilmiştir.
2030 yılına kadar, sanayide tüketilen hidrojenin %42’si de “yeşil” olması ve 2035 yılına kadar bu oranın %60’a çıkması öngörülmektedir.
Ayrıca “Yeşil hidrojenin” yasal tanımı artık belirlenmiştir. Buna göre elektroliz için kullanılan elektrik şebekeye verilmeli ve aynı şebeke alanında elektrolizörlerin çalışmasıyla eş zamanlı olarak tüketilmelidir. Buna ek olarak, daha hızlı yasal onaylar üzerinde de anlaşmaya varılmıştır. RED III’ün bir bölümü de yenilenebilir enerji sistemleri için onay sürecinin hızlandırılmasını öngörüyor.
Geçtiğimiz yıl AB acil durum yönetmeliği, yenilenebilir enerjilerin yaygınlaştırılmasını istisnai kamusal öneme sahip bir proje olarak ilan etti. Sonuç olarak, azami 12 aylık bir onay süresi belirlenmiştir. Belirlenmiş öncelikli alanlar da tanımlanarak, proje düzeyinde çevre ve türlerin korunmasına ilişkin ikincil bir değerlendirmeye duyulan ihtiyaç ortadan kaldırılabilir.
[1] PV Magazine